Devletlerin Vahşeti
Bugün ‘Devlet Vahşeti’ denince akla İsrail gelir, tabii. Devlet Vahşeti kelimesi savunmasız sivillerin katli anlamında kullanılır
TAH’ı İzlemek!
Önceki iki yazımda, “Dünyada taşlar oynuyor, yeni dengeler kuruluyor ve biz geçmişe göre daha iyi rekabet eder durumdayız ” ve “Bunun sonucunda taşlar tekrar yerinde oturduğunda her yıl eskisine göre daha güçlü bir şekilde seyredecek” diyordu.
GELECEĞİ DOĞRU KESTİREMEYENLER …
Ne olacaksa olacak, biz zaten fırtınanın sonucunu değiştiremeyiz ki, diyemeyiz. Evet sonucu değiştiremeyiz ama koruyucu önlemler alabiliriz. Fırtınayı iyi mi kötü mü atlatacağımızın tahminini fırtına bitmeden yapmamız önemlidir ve doğru…
Üç Tarafımız Denizle Çevriliyse, Fırtına Uzmanı Olmamız Şarttır
Dünya durmadan değişir. Ne var ki genelde tek tek ve peş peşe gelen bu değişiklikler bazen de topluca üzerimize gelirler. O zaman, ister istemez mevcut halimizden vaz geçip yeni duruma…
Halk İsyanları Tarihinde 2024 Yılı
Maddi açıdan Suriye Halkının nereye gideceği belli: Koşarak iyiye gidecek. O kadar derin bir sefalet içine sokuldu ki, artık ne yapsa iyiye gider. Halkın Dört Temel İhtiyacı karşılanıncaya kadar bu doğrudur. Eskiden Beslenme, Barınma ve Isınma varken, bunlara ‘İnsan Hakları’ denilen bir Asgari Adalet’ ihtiyacımız eklendi.
Merhamet ve Menfaat
Duygu Piyasasında çoğu duygu kiloyla, azı gramla satılır. Öfke, aşk veya kıskançlık gibi yaygın olanlar bolca işlem görürken, merhamet piyasası daha durgundur.
Vatana Dönüş
İki türlü vatana dönüş olabilir: Hasretle veya korkuyla. Memleketlerine koşarak dönen Suriyelilerin heyecanını televizyonda seyretmeye bayılıyorum. Yıllar sonra sevdiklerine kavuşacak ve sarılarak “Dünya gözüyle seni tekrar görmekten umudumu kesmiştim,” diyecek ve gözleri yaşaracak, diye hayal ediyorum.
Vatan Korkusu
Vatanından kaçmak zorunda kalmış birini görünce, ona elimi uzatmak gelir içimden, Kardeşliğe benzeyen bir yakınlık hissederim. Eskiden öylelerini fark etmezdim bile. Kendim de benzeri sebeplerden kaçmak zorunda kaldıktan sonra değişmiş olmalıyım.
Ege’nin Şifalı Otları ve Alman Dostluğu
On yedinci yüzyılda yazılmış bir seyahatname okumuştum. İzmir’e gelen bir Alman tüccar, halı satın almak için Ege bölgesini dolaşıyordu ve bizim göçebe halılarımıza hayran oluyordu.
Patlıcanın Tehlikeleri
Otobüsle İtalya’nın zeytin bölgesi Toskana’ya doğru yol alıyorduk. Genova’ya (Ceneviz) yaklaşırken yolun sağında Akdeniz, solunda tepeler vardı ve bunların yamaçlarında 100 ila 300 haneli köyler vardı. Bir süre sonra bunlarda zıraatle uğraşan insanların oturmadığından kuşkulandım. Evler bakımlı ve dış cepheler pırıl pırıldı. Hepsinin zemin katı ve kapısı, ahır veya ağıl olarak kullanmak için yüksek yapılmıştı ama önlerinde traktör yerine arabalar duruyordu.