Dış Politikada Yunanistan – İran – Rusya

A. Dış politikada Yunanistan.

Yunanistan sunidir, gerçek bir devlet değildir. 1700’lerin sonunda Kuzey Denizlerini dolaşıp Cebelitarık’tan girip bütün Akdeniz’i kateden yelkenli Rus donanması, limandan bir türlü çıkamamış olan Osmanlı donanmasını Çeşme’de yakmıştır. Donanma komutanı Kont Orlov hiç şehit vermeden Ege Fatihi olmuş ve Rusya’nın kışın donan limanlarına dönmekte acele etmeyip biraz sıcak denizlerimizde keyif yapmış, biraz İtalya şerefine verilen balolarda prenseslerin kalbini çalmış (Zaten İmparatoriçe Büyük Katerina’nın sevgilisiydi), vatanına hizmette kusur etmemek için Yunanistan’da  ayaklanmalar organize etti. Mora İsyanı bir ilkti ve bütün Avrupa ülkelerinden öyle destek gördü ki, paranın yanında en ünlü şairlerin ve ressamların eserleri Yunan bağımsızlığını işlediler. Sonra Almanya, onlara birkaç kral gönderdi. Ne var ki kendi ayakları üzerinde durma gücüne sahip değiller ve ancak başka bir devlete hizmet karşılığında verilen destekle yaşıyorlar. Kont Orlov’un görevi Boğazları Osmanlı kontrolünden kurtarıp Yunanistan gibi bir kukla devlete vermekte. Başta İngilizler bütün Batı bu maksatla Yunanistan projesine boşuna para gömüp durdu. Türkleri yavaşlatmak için 200 yıldır başarıyla kullandıkları Yunan Devletinin artık getirisi olmayan bir yük olduğunu fark ettiklerini görüyorum. Koca bir ülke! Çalışmaktan çok eğlenmeyi bilir ve İbni Haldun’un değer verdiği “Asabiye” türü toplumsal bağı pek güçlü olmayan bir ülkeye karşı dış politikamız önem kaybetmektedir, yani rahatlamaktadır.

B. Dış politikada İran.

1639’da 4. Murat’ın imzaladığı Kasr-ı Şirin Antlaşmasından beri aramızdaki sınır hattı değişmemiştir. Dört yüzyıl süreyle değişmeyen bir sınırla tarihte tekiz. Böyle bir başarıyı yorumsuz bırakamam: Sihirli formül “Birbirimizi İdare Etme Politikası” gütmemizdedir. Bakıyorum da benim takip ettiğim 50-60 yılda yemedikleri halt bırakmadılar. PKK’yi bile onlar kurdular, sonra Ruslara ve onlardan da Amerikalılara geçti. ABD, paraları Ukrayna ve Filistin savaşlarında tüketirse PKK de başladığı yere yani İran’a kendini kiralayabilir ama Yunanistan misali, Türkiye’yi yavaşlatma görevi bitmiş bu örgüte kimsenin artık para vereceğini sanmıyorum. İran politikası, bizi savaşa zorlamayacak kadar küçük zararlarla taciz etmektir. Azerbaycan’ın Karabağ topraklarınızı geri almak için verdiği haklı savaşta bile bize karşı Ermenistan’ı destekledi. Biz de onun Şii yayılmacılığını fena halde engelliyoruz. Dediğim gibi karşılıklı birbirimizi idare ediyoruz. Okullarda diplomasi derslerinde başarı örneği olarak verilmeli.

C. Dış  politikada Rusya.

Küçük devletlerde baştakinin kim olduğu fark etmez. Ama orta ve büyük devletlerde baştakinin tutumu da hesaba katılmalıdır. Putin hem bir devlet adamı hem de liderlik yeteneğine sahip.

Tarih boyu kavga Boğazlardan geçiş konusundaydı. Montrö Antlaşmasıyla sorun hafifledi ve teknolojilerin gelişmesiyle Rusya hava köprüleri kurarak hem Suriye’de hem Afrika’da yüzyıllardır uğruna savaştığı üslere sahiptir artık. Bir de şimdi Irak kalkınma yolu yapıldığına göre Giresun aktarmalı Moskova-Hint Okyanusu yolu açılmış oluyor.

400 yıl sürmüş olan kanlı savaşlar, çıkarlarımızın örtüşür hale gelmesiyle sona ermiştir. Ne var ki bu barış ortamı Rusya politikalarımızı kolaylaştırdığı kadar da zorlaştırır, çünkü bu yeni dostluk Rusya düşmanlarının çıkarına değildir.

Gelecek yazım dış politika serisinin sonuncusu olacak. Batıyla ilişkimizi de özetledikten sonra dünyada dış politika yapıcılarının karşılaştıkları engellerin en büyüğünü yorumlayacağım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.