Yapay Zekâyla Evliliğimizden Doğacak Çocuklar

Teknoloji sayesinde mucizeler yaratıyoruz. Akıllı telefonlar, internetler, uzay yolculukları (Ay’a gideli 55 yıl oldu), genetik bilimiyle imkânsızı başarıyoruz (Laboratuvarda Dolly adlı koyunu üretmedik mi?) ve daha neler neler! Diğer taraftan eğitimde yerimizde sayıyoruz. İlginç değil mi? Büyük kitleler kör cahil. Birkaç araştırma sonucu Amerikalılar neye inanırmış, bir baksanıza: Hayaletlere %50, astrolojiye (burçlar) %33. Çin Seddi hangi ülkededir, kimse bilememiş. İlkokul matematiği sorularının sonuçları bir felaket: Yedi artı yedi artı yedi kaç eder? (7+7+7= ) Toplama deyip geçmeyin; iki toplama arka arkaya yapmak zormuş meğer. Bizdeki durum bilinmez çünkü sadece seçim öncesi halk araştırması yaparız. Merakımız o. Ne işe yaradığı bilinmez ama yaparız işte.
Amerika ile bizim cehalet karnemizin pek farklı olmadığını, farklı olmasa da bence biz daha az kötüyüz. Amerika’da her köşede ve en az 100 yıldır üniversite varken, biz bu işe son 20 yılda başladık. 1973 yılında Mensucat Santral Fabrikaları’nın Genel Müdürü olduğumda 9 üniversitemiz vardı ve yıl içinde 2 adet daha açılınca tek haneli 9’un utancından kurtulup 11 üniversiteyle çift haneliler sınıfına terfi edeceğiz diye sevinmiştik. Kolay sevinirdik o zamanlar. Dedem ”kolay sevinenler” için “Kıymet biliyorlar.” derdi. Bir türlü memnun olmayanlar için ne derdi biliyor musunuz? Hiçbir şey demezdi. Yani ilgilenmezdi. İlgilenmemekten daha büyük tepki olabilir mi? Düşünsenize, oradasınız ama yok kabul ediliyorsunuz.
Dedeminki bildiğimiz biyolojik zekâ. Gelelim konumuz olan yapay zekâya: ”Nasıl olur da eğitimde insanoğlu göz kamaştırıcı bir başarısızlık sergiliyor?” sorusuna ”Yapay zekâ sayesinde bu soruna bir çözüm bulunacak ve insanlık, bir akıl sıçraması yapacak.” diye bir tahminde bulunmak istiyorum.
Sorunumuz bilgiyi verememek değil, kafalarda bilgi bol; sorunumuz düzgün düşünmeyi öğretememek. Tabii bir miktar aptallık da var ama insanların aptal olanları sayıca azdır. Zaten aptallığın çaresi yoktur ve bu yüzden gelin biz giderilebilecek eksiklerimizle uğraşalım. Bence sorun aptallıktan çok bazı kötü âdetlerimizde yatıyor: Ön yargılar, tembellik, eleştirel düşünce eksikliği (şikayet değil), şahsi görüşümüze fazla ağırlık vermemiz, kanıt yerine yorumla yetinmemiz, anlatılanı ”Fiilen olmuş mu bu?” diye sormayıp, hikâye midir olgu mudur diye kesinleştirmeden dinlemek, işimize geleni gerçek sanmak…
Yapay zekâyla evliliğimizden doğacak en güzel çocuk eğitim sisteminin bize doğru düşünmeyi öğretebilmesi olacaktır. Doğru düşünebilmek insana ne kazandırır, biliyor musunuz? Binlerce yıldır bütün din kitaplarının yap dediğini yapmayı ve yapma dediğini yapmamayı. Hukuk da aynı şeyleri söylüyor ve üstelik hukukta cehennem hemen burada, ölümü beklemeye de gerek yok ama doğru düşünemiyoruz ve hapsi boyluyoruz işte! Bütün dünya hapishane doldu. Hukukun üstünlüğüne bir diyeceğim yok ama mahkemelerin dolup taştığı ve devletin yetişemeyip hapishaneleri özel sektöre devretmesine de bir çare bulmamız gerekmez mi? Matematik, fizik, kimya, uzay, genetik ve DNA derken, bilim insanları adım adım doğruyu keşfediyorlar da sıradan halk, yani bizler niye doğru düşünemiyoruz? Doğru düşünemediğimiz için de dünyamızdaki gelir dağılımı eşitsizlikleri, savaşlar, adaletsizlikler ve çevre sorunları gibi 4 büyük belayı makul bir düzeye indiremiyoruz?
Z Kuşağının 150 yaşına kadar yaşayanları yapay zekâyı kullanarak akıllandığımızı görecekler. Yapay zekânın dev işlem kapasitesini beynimizle birlikte çalışır hale getireceğiz. Evet, bizim beynimizle ortak (hibrit) düşünce makineleri kuracağız. Bizim uzantımız olarak çalışan algoritmaları, hatalarımızı azaltmamıza yardım edecekler. Biliyorum, aranızda “Makineler düşünmez ki.” diyenler var ama cevabım hazır “İnsanlar çok mu düşünüyor, yani?”