Hata yapmaktan korkmayanlar dünyası

Ben: “Hata yapmanın cezası acı çekmektir. Bu yüzden büyük bir gayretle hata yapmamaya çalışırız. Hata yapanların arkasından “Aptal herif!” deriz. Oysa hatanın en büyük sebebi meraktır. Aptallık çok sonraki sebeptir.”

“Herkes meraklıdır.”

Ben. “Hayır aksine çok az insan meraklıdır. ‘Karıcığım merak ettim, akşama ne yemek var?’ diye sormak bizi meraklı değil, mızmız, kontrol meraklısı, baskıcı veya doyumsuz adam sınıfına sokar. Merak mıymıntı bir iş değildir, merak maceradan maceraya koşturan cesur bir hayat tarzıdır.”

“Macera?”

Ben: “Evet. İnsan bildiği bir şeyi merak etmez, bilmediğini merak eder, değil mi? Bilmediğimiz alana girince de başımızın belaya girme olasılığı artar. Bu tehlikeyi bile bile tanımadık konulara burnumuzu sokturan bu merak nereden gelir? Aptallıktan denebilir. Meraklı olmak aptallıktır diye düşünen çok insan vardır, nitekim.”

“Yani ne kadar çok şey merak edersek, o kadar sık hata yaparız. Güzel de, daha çok hata yapıp hayat tarafından daha çok cezalandırılmanın bana yararı ne?”

Ben. “Hatalarından kazandığın tecrübe kadar da kişiliğin gelişir.”

“Peki, kazanç konusuna devam edelim: ‘Kişiliğimin gelişmesinin bana çok mu yararı olacak? Kişiliğim hatalarımdan aldığım dersler sayesinde gelişecek. Bu kadar eziyete hatta acıya değer mi?”

Ben. “Kişiliğin tohumu doğuştandır ama ondan bir ağaç yapmak seçeceğin hayata bağlıdır. Güçlü bir kişiliğe sahip olmak en büyük zenginliktir, bunu bil. En büyük başarıdır. Şimdi söyleyeceğimi iyi dinle: Biliyorsun ki, birçok başarı türü vardır: Meslekte, sporda, insanlar tarafından sevilmekte, kızların kalbini fethetmekte, eğlendirici veya bilgili veya saygın biri olmakta, ünlü olmakta veya mutlu bir aile hayatı kurabilmekte … Bunların tümü önemli başarı türleridir. Güç sahibi olmak da çok aranan bir başarı türüdür.”

“Oysa size göre Halil Bey bütün başarı türlerinin arasında en değerlisi ‘kişilik sahibi olmaktır’ öyle mi?”

Ben. “Evet. Bugün öyle düşünüyorum.”

“Bugün dediniz. Yani bir numara zamanla yer mi değiştiriyor?

Ben: Tabii, önem kazanan var, kaybeden var. Lisede  benim için en büyük başarı dört dili hatasız yazıp konuşmak ve iki üç dili de çat pat idare etmekti. Üniversite yıllarında başarı şehrin en güzel kızıyla kol kola gezebilmekti. İlk çalışma yıllarımda çevremin çok iyi bir mühendis olduğumu düşünmesiydi. Kırk yaşlarımda uluslararası yelken yarışlarında Türk bayrağına şampiyonluk kazanmaktı. Elli yaşımda Türkiye’nin yalnız en eskilerinden değil aynı zamanda en büyük sanayi gruplarından birinin başındaydım ve artık başarı uluslararası öneme sahip bir sanayi grubunu yönetmekti.”

“Ya şimdi?”

Ben. “Şimdi benim için başarı bu 588 kelimelik yazımı sonuna kadar okumanızı sağlamaktır. Bir de arkasından bir “Haydi canım sen de!” yapıştıracağınıza, “İlginç bir yazı,” diye düşünürseniz, o zaman bu altı dakika süren başarının adı ‘Büyük Başarı,’ olur.

“Başa dönersek, bunun kişilik geliştirmeyle bağlantısı nedir?”

“Eğer ben sadece çok bilgili olsaydım, muhtemelen beni ‘ukala’ veya ‘sıkıcı’ bulurdunuz. Oysa meraklıysanız belaya bulaşıp çok hata yaparsınız ve hataların acısını çekerken kolay elde edilemeyecek bilgiler ve tecrübeler edinirsiniz. İşte bu acıların sonucunda renkli bir kişilik geliştirirsiniz. O zaman hayatın tadı bambaşka olur.”

“Ben bu sonuçtan ne anladığımı söyleyeyim:

  1. Meraklı kişi çok hata yapar.
  2. Çok hata yapan çok acı çeker.
  3. Çok acı çeken gerçek hayat hakkında özel bilgiler VE özel tecrübeler kazanır.
  4. Hayatın normal akışı değil de merak sonucu yaşadıklarımız bize derinlik kazandırır ve bu derinliğe biz kişilik deriz, tamam mı?

Tamam. Çocukken Yeşilköy’de otururduk. Türkçe kadar da Rumca konuşulurdu. Kapısının önünde bisikletle gösterişli bir dönüş yapmaya çalışırken (Yani bisikletle drift yapmak gibi,) düştüğümde   komşu hanımın güleceğini beklemiştim. Oysa o aksine beğenmiş “Yasu, vre pedimu!” demiş ve alkışlamıştı.

Başarısız ve üstelik komik olmuştum ama o alkışlamıştı. Neyi mi? Bence düşme riskini

alabilen bu çocuğun çalışmaya devam ederse, zamanla kendi üstünde 180 derece dönmeyi becereceğimi gördü ve gelecekteki olası başarımı şimdiden kutlamıştı. Söylememe gerek var mı ki, bu cambazlıkları mahallenin kızlarının dikkatini çekmek için yapıyordum. Düşmenin ne önemi var, kalkabildikten sonra.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.