Merhamet ve Menfaat

Duygu Piyasasında çoğu duygu kiloyla, azı gramla satılır. Öfke, aşk veya kıskançlık gibi yaygın olanlar bolca işlem görürken, merhamet piyasası daha durgundur.
Merhameti acımayla karıştırmamak lazım. Acımada karşı tarafı küçümseme varkeni merhamette incitmemeye çalışan saygı vardır. Acıma kibirliyken, merhamet alçak gönüllüdür.
Dilimizde merhamet ve sığınmak sözcükleri bazen bir arada kullanılır ve örneğin ‘Merhametine sığındım,’ denir.
Ben merhametli olmanın menfaatimize uygun olduğuna inananlardanım. Türkiye Suriye’den kaçanlara iyi davranarak menfaatine uygun davranmıştır. Maddi çıkar ve manevi çıkar farklı yöntemlerle hesap edilir.
Maddi çıkar kolaydır, aynen faiz hesabı gibidir. Manevi kazançların ve kayıpların tahmini ise daha çetrefillidir. Genel kabul gören bir yöntem henüz bulunamadığından, bunu hesaplarken herkes kendi gemisinin kaptanıdır!
Kaptanlar ‘Merhametten maraz (dert, sorun) doğar,’ lafını hatırlasınlar ama dikkatli yorumlasınlar: Maraz her şeyden doğabilir. Evet istisnasız her şey, iyilik bile aklımızı kullanmazsak sorun yaratabilir. Maraz merhametin değil, yanlış hesabın sonucudur.
Bize sığınanlara merhamet göstermek mi, göstermemek mi? Dediğim gibi, bu kararda herkes kendi gemisinin kaptanıdır. Merhamet denizi de her deniz gibi maraz kayalıklarıyla doludur. Kayalık var diye denize çıkmayan kaptan yoktur.
Merhamet konusunda Çin’de, Avrupa’da ve İslam’da görüşler oldukça farklıdır. Bir zaaf olduğuna inanan da var, erdem olduğuna inanan da var. Ben merhametin erdemlerin anası olduğunu, yani diğer erdemleri doğuran olduğunu düşünüyorum. ‘Erdemlerin Anası’ olduğu görüşümü paylaşan hiçbir kaynağa rastlamadığımı belirtmeliyim. Bir konuyu derinleştirmek istediğimde, ayrıntıların kalabalığında kaybolmamak için konuların anasını yani kaynağını arama alışkanlığımı annemden almış olabilirim. O “Bütün kötülükleri doğuran tembelliktir,” derdi. Annem kötülüklerin ve ben erdemlerin anasını aramışız.