İşe Yarayan Küçük Bilgiler – 4

Geçen blogumda “Kullandığımız sabunu cildimiz emer. Ağırlıklı olarak kimyasal içeriyorsa zarar, zeytinyağı içeriyorsa yarar biriktiririz. Bunu hem her gün yaparız hem de yıllarca yaparız.” dedim ve sonra da “Sık tekrarlanan küçük işlerin birikmesinden büyük sonuçlar doğar.” diye ekledim. Ne var ki, 100 gramlık iyi markaların kimyasal ağırlıklı sabunları 25 lirayken, zeytinyağı ağırlıklı sabunları 125 lira, yani beş misli daha pahalı.
Bu durumda iki soruyla karşılaşıyor sabun alıcısı:
1. Param var ama değer mi, yani zeytinyağı ağırlıklı olması beş misli daha değerli mi benim ve ailem için?
2. Sabunlanmak için bu kadar para harcayabilir miyim, bütçem uygun mu?
Önce basit bir hesap yapalım.
1. Bir kalıp sabun ne kadar dayanır. Ben saç sakal yıkadıktan sonra tartıyorum: 2 gram gidiyor. Yani 100 gramlık sabun 50 kafa yıkaması dayanıyor. Haftada iki saç yıkayana 6 ay. Bedenen çalışmadığım için pek kirlenmeyen bir yazar olarak bütün vücudumu yıkadığımda 4 gramdan az gidiyor.
Özet olarak zeytinyağı sabunum sırf şampuan olarak kullandığımda 6 ay, tam beden kullandığımda 3 ay dayanıyor. Ev kadını matematiğini sonlandırırsak, o 25 lirayla 125 lira arasındaki 100 Lira farkı üçe veya beşe bölmemiz lazım: Ayda 20 veya 33 lira! Ne için? Dünyanın en şifalı maddelerinden biri olduğu bilinen zeytinyağını cildinizden içeri almak için! Bir de zararları bilinmeyen kimyasalların girişini önledik. Belki o daha büyük bir kazanç oldu.
100 liralık fiyat farkı ağırlığını kaybettiğine göre, bir bilgi daha vereyim: Doğası gereği zeytinyağı sabunu yavaş erir ve daha uzun dayanır. Kimyasal sabun etiketinde çok köpürdüğünü gururla anlatır. Ne var ki bu yüzden çabucak köpük olur gider. Sabun, şampuan, duş jeli, fark etmez. Hepsi ne kadar çok köpürürse o kadar çok köpürtücü kimyasal gidecektir duşun suyuyla. Bir de balıklara sormak lazım: Köpüklü mü tercih edersiniz, zeytinyağlı mı, hanımlar, beyler?
2. “Sabunlanmak için bu kadar para harcayabilir miyim, bütçem uygun mu?” sualinin cevabı yukarıda verildi: Yararlıyla zararlının maliyet farkı ayda bir simit fiyatımış. Ben daha simit alırken bütçesini düşünen bir Türk’e rastlamadım.
Önemli not: Etiketinde zeytinyağı kelimesini kullananların yüzde kaç zeytinyağı koydukları maalesef belirtilmez. Bir damla koyan da, %10 koyanda, sırf zeytinyağı koyan da aynıdır. Galiba bu konuda Sağlık Bakanlığının henüz bir düzenlemesi yok. Örneğin ABD’de “Hamburger” diyebilmeniz için köftenizin en az %39 kırmızı et içermesi gerekir. Ben yeşil boya katıp zeytinyağı diyen markalar tanıyorum. Oysa zeytinyağı sarıdır ama algı gerçekten daha güçlüdür.
Kendimizden ve ailemizden sorumluyuz: Vay vicdansızlar demek veya devleti suçlamak işimizi halletmez. Başta dediğim gibi “Sık tekrarlanan küçük işlerin birikmesinden büyük sonuçlar doğar.” Bize doğar, tabii. Biz kolay hastalanır veya dayanıklı oluruz.