İhanet mi, cehalet mi Türkiye’ye daha çok zarar verdi?

Cevabını boş verin, bu sualin sorulması bile tuhaf, değil mi?
Hayatımız boyu hep sorunumuzun cehalet olduğunu duyduk. Bilgi, bilgi, bilgi! Bu arada belirtmek isterim ki, herkes bilgi kelimesinden başka bir şey anlıyordu. Gelen bilgilerde çelişki sezdiğimiz zaman uzmanlara danışırız. Uzman her devirde mevcuttu, tarih kitaplarında rastlarız onlara. Bugün bilgi akışı bin misli arttığı için uzmanlar da bollaştı tabii. Çelişkili bilgileri karşılaştırdığımızda bir uzman diğer uzman için ‘O yanlış biliyor,’ diyor.
Her uzmanın bize güven verici bazı değerlere sahip olmasını bekleriz: İyi bir diploma, yeterli tecrübe, ün, makam veya güçlü kişilik olabilir. Sözünüzün ciddiye alınması sonuçta bir güç meselesidir. Her iş gibi!
“Bre Halil, bilim nerede kaldı? Bilginin temeli bilimdir diye bilirdik, sen o sözü hiç kullanmıyorsun,” diyebilirsiniz. Doğru fark ettiniz: “Bilimden bahsetmediğim bir tarafa, bir de bilgili olanın değil, gücü yetenin sözü dinlenir,” dedim, biraz küstahça. Sevgili okuyucum, “Böyle palavraya dayanamam!” diyerek beni terk etmeden önce vereceğim örneği de dinleyin. Rica ediyorum. Bi dakikanızı bile almayacak:
Geçen dönem Amerika Cumhurbaşkanı Trump’ın ikinci adamı Mike Pence seçim beyannamesinde insanoğlunun doğadan değil, Adem ile Havva’dan geldiğini yazdı ve televizyonda söyledi. Ben Habeşistan’a gittim ve maymuna biraz benzeyen ilk insanları müzelerinde gördüm. Amerika bu kör cahili başa getirdi ve hiç de geri kalmadı.
Şimdi beni iyi dinleyin: Cehalet önemsizdir demiyorum. Önemlidir tabii ama ihanetin yaygınlığı daha önemlidir. Hayatta ÖNCELİK diye bir kavram vardır ve ben diyorum ki ülkelerin geri kalmasında cehalet ikinci sebeptir ve ihanetin yaygınlığı birinci sebeptir. Öncelik ihanettedir ve cehalet daha az zararlı olandır. İşte söylediğim budur!
Hayatını öncelik kavramını önemsemeden yaşayan çoktur. Örneğin televizyonda konuşanlara dikkat edin, sık sık ‘Bu çok önemlidir,’ derler. Tabii ki her şeyin bir önemi vardır. Vardır ama eşit önemde değildir bunlar.
İhanetle aldatmanın farkı dagenelde bilinmez: anlatayım: İhanet size güveneni aldatmaktır. Manav aldatabilir, ikinci el araba satan da aldatabilir. Sana da “Enayiliğine doyma, gözünü açsaydın,” derler. Buna karşılık doktorun dürüst değilse, yargıç dürüst değilse, baban dürüst değilse yapacak bir şeyiniz yoktur çünkü doktorluk, yargıçlık ve babalık güven kurumlarıdır. Bazı şeyler güven varsa vardır, güven yoksa yoktur. Bütün devlet kurumları böyledir. Bankalar, sigortalar veya çocuklarımızı teslim ettiğimiz okullar, hepsi güven varsa vardır.
Ama dikkat: Bekçi çalarsa, bu hırsızlık değil, ihanettir.
Birçok arkadaşımız vardır ama bir tanesi evimize girip çıkar, çocuklarımızla oynar. Ona aile dostu deriz. Aile dostumuz bizi aldatırsa, bu farklıdır, bu ihanettir. Belki de ihanet türlerinin en yıkıcı olanıdır
Son söz: İhanet neden bu kadar yaygındır ve neden bu kadar çok çeşidi vardır biliyor musunuz? Çünkü dünyanın en kolay işidir de ondan. Ne de olsa size güveneni aldatıyorsunuz, küçük çocuğu kandırmak gibidir.
Yaygınlığının bir sebebi daha vardır: Çok da kârlıdır. Kârlılığının bir sebebi de birçok ihanet türünün cezası pek yoktur da ondan.
Cehalet mi, ihanet mi daha yıkıcı olmuştur sorusuna gelince, ben cehaletten parçalanan aile görmedim. Cehaletten batan şirket de görmedim. Bunlar hep içeriden yani ihanetten yıkıldılar. Devletler de öyle: Cehalet zayıflatır ama yıkmaz. Yıkan ihanetin yaygınlaşmasıdır.