Uluslararası Rekabetin Yönetilmesine Dış Politika Diyoruz
Uluslararası rekabet ölümcül olabilir. İçerideki rekabette ise kazanan da kaybeden de olur ama uzun vadede demokrasimiz kazandığı için, toplum karlı çıkar. Bir önceki yazımda bu farkı açıkladım.
Uluslararası rekabette ise iş basittir, çünkü sadece bir çıkar hesabıdır. Kimin çıkarı bizimkiyle çakışır kiminki bizimkiyle çatışır? Bu sual ise ikiye ayrılır:
1. Sual: Hangi alanlarda?
a. Kültürel. Örneğin birbirimizin insanlarına karşı bakış açımız saygılı/dostane mi? Yoksa küçümseyici/hasmane mi? Propaganda makinelerinin bize bakışı olumlu, nötr veya olumsuz mu?
b. Güvenlik. Örneğin sınır anlaşmazlıklarımız var mı?
c. Ticari. Örneğin Akdeniz’de petrol aramamıza rakip mi? Yoksa destek mi?
d. İç politikamıza, bağımsızlığımızı etkileyecek derecede ilgi gösteriyor mu? Örneğin ayrılıkçı bir siyasi partiyi destekliyor mu?
e. İstihbaratçıları sadece bilgi toplamakla mı yetiniyor? Yoksa yıkıcı (subversive) faaliyetlerde de bulunuyor mu? Örneğin askeri darbe, ayaklanma veya terör gibi istikrarsızlaştırma (destabilizing) gayretleri var mı?
f. Teknolojide rekabet muazzam. Bana sorarsanız en büyük rekabet orada ama gizliliğin önemli olduğu bu alanda sessiz bir şekilde dövüşülüyor. Bilim dünyasında, sayılar ve denklemler uçuşur ve onların uğultusundan insanların sesi pek duyulmaz.
ve
2. Sual: Hangi zamanın çıkarları?
Çıkarlarımız, dünden bugüne nasıl değiştiyse, bugünden yarına ve yarından bir sonraki güne de öyle değişecektir. Hem bizim hem ilişki içerisinde olduğumuz devletlerin bugünkü çıkarlarını hesaplamak zaten zor ama yarınki çıkarlarının nasıl değişeceğini kestirmek ise daha da zor. Bu işte yanlış tahmin yıkım getirebilir.
Komşularımız; İran, Rusya ve Yunanistan ile Avrupa’yla ABD gibi büyük güçlerle olan hesaplarımız birbirinden farklıdır. Bu yüzden her biriyle çıkarlarımız da farklıdır. Hangi çıkarlarımızın şu anda örtüştüğünü hesaplamak için önce kendi çıkarımızın ne olduğuna karar verebilmeliyiz. İşte ilk kavga ise burada başlıyor ardından karşı tarafın kendi çıkarını nerede gördüğünü öğrenmek gerekiyor. Bu imkansızın sınırında olan bir görev! Bu iki hesap ortaya çıktıktan sonra nasıl hareket etmemizin en doğru yol olacağı kararlaştırılır ve esas kavga da burada yapılır.
Zurnanın zırt dediği nokta budur, çünkü ülkelerin çıkar hesabı eskiden yüzyıllar boyunca aynı kalırdı, şimdi ise bu çıkarlar ayda bir değişiyor.
Örnekler gelecek yazılarımda! Editörüm “300 kelimeden sonrasını okuyan az; hele 500 kelimeyi geçtin mi, ortalıkta kimse kalmıyor,” dediği için 327 sözcükte fikrimi aktarabildim ve durdum işte.