Nereye Gideceğimizi Teknolojik Gelişmeler Belirlemektedir

Son yazımı “Teknoloji seviyemiz kadar bağımsızız. Bağımsızlık, en üst hedef olduğuna göre teknolojiyi doğuran bilime öncelik vermeliyiz.” diyerek bitirdim. Öncelik verelim demekle iş hallolmaz çünkü bilimin kendini geri ödeme süresi çok uzun olmakla birlikte alt yapısı da çok pahalıdır. Ayrıca yatırımın sonunda ne çıkacağı ise belli değildir. Sonunda ne çıkacağı belli olmayan bir ürünün üretimine yatırım yapıldığını hiç duydunuz mu? Üstelik o bilinmeyenin ne olduğu en erken 20 yıl sonra belli olacaksa? İşte “Temel Bilim”lerde araştırma yapmak ve bu yoldan refaha mümkünse de bağımsızlığa ulaşmak böyle zor bir yoldur. Bunu ancak devlet yapabilir, o da başında bir politikacı değil devlet adamı varsa olur. Batının dev şirketleri de bu zor işi yapabildiği için dünyadaki hâkimiyetlerini koruyor. Büyük oldukları için bunu yapmıyorlar, bunu yaptıkları için büyükler. Teknolojik öncülük yarışında çok sıkı bir rekabet vardır. Bildiğim iştir, “Girişim Sermayesi” piyasasında Amerika’da 9 yıl çalıştım.
Bugün biz en ileri teknolojiyi savunma sanayisinde görmekteyiz. “Aselsan”, “Tusaş” ve “Tümosan” gibi şirketlerin temelini 1973-1975 yıllarında atan Erbakan’a güldüğümü hatırlıyorum. Yarım yüzyıl! Kısa ve uzun görüşlülük farkı, sırıtarak seyredenle işi fiilen yapan arasındaki farkmış.
Bunlar büyük işlerdir ve “Temel Bilimler”in dördü bir aradaysa meydana gelirler.
Son bir ekleme, daha doğrusu bir düzeltme: “İleri Teknoloji”ye öncelik verilmelidir çünkü gelişmedeki en önemli etkendir. En önemlidir ama tek değildir, tabii. Öncelikle bu teknoloji yaratan araştırmacı bilim insanlarını önce yetiştiren öğretmenler lazımdır. Sonra bunlardan iş kuracak girişimciler lazımdır, sonra bunların tümüne hayat verecek devlet adamları lazımdır.
Bitmedi… En önemlisini sona sakladım. 2006’da 33 gün süren İsrail Lübnan Savaşı hakkında bir üst düzey iktidar sahibine “Koskoca İsrail ordusu yüzlerce uçağı, füzesi ve tankıyla yaya savaşan Hizbullah direnişçilerini neden yenemedi, neden vurdu vurdu ama sonra geri çekildi?” diye sorulduğunda, cevabı bugün gibi hatırlıyorum: “Anneler ağlıyor.” Bizde de anneler ağlar ama devlet kapısında değil. Yani demek istediğim teknolojik gelişme, gidilecek yönü tayin eder ama o yolu yürüyecek olanların arkasında sağlam analar olmalı.