Kahramanım İbni Haldun

1300lü yıllarda yaşamış olan siyaset bilimcisi İbni Haldun, benim kahramanımdır. Onu on on beş yıl önce keşfettim. Yeni sayılır. Yaşla kafamla birlikte kahramanlarım da değişti. Arkaya düşen gibi öne geçen de oldu. Yeni gelen kadar yok olan var tabii. En eski kahramanım Nazım dedemdir. Hâlâ söylediklerini hatırlıyorum, hatta sesini duyuyor ve yüzünü görüyorum. Atatürk daha geç geldi ama duruyor. Devrimcilerden hayran olduklarım çoktu: Büyük Petro, Napolyon, Bakunin ve Abdülhamit oldu. Yazarlarda Stendhal, Kafka ve Kemal Tahir’den sonra şimdilerde Ayfer Tunç var. Birden fazla şiirini ezberlediğim Verlaine, romantik yıllarımın kahramanlarındandı. Filozoflar arasında kahramanım yok gibidir. Beğenmediğim için değil, anlamadığım için böyledir. İnanır mısınız, kendimi filozof çırağı olarak görüyorum ama ustam kim belli değil. Bilmiyorum artık, ben mi tuhafım, onlar mı? İlle de hayran olduğun bir filozof ismi söyle derseniz, devlet yönetiminde karanlıkta kalmış birçok kuralı keşfetmiş olan Machiavelli’yi sayarım.
En eski Türk kahramanım, Tonyukuk’tur. 700lü yıllarda Bilge Kağan’a ”Zaferlerinden elde ettiğin para ve güçle sakın şehir/başkent kurma. Mutlaka göçebe olarak devam etmeliyiz. Yerleşik düzene geçtiğimiz an, bizden binlerce kez daha kalabalık olan Çinliler tarafından anında yok ediliriz.” demiştir. Göçebelik bir gerilik değil, aksine ileri bir teknolojidir. Devlet yönetimi konusunda felsefe sahibiydi, Tonyukuk.
İbni Haldun, aşiret gibi toplulukların nasıl devlet haline gelebildiklerini incelemiş. En önemli etkenin ”asabiyye” olduğuna karar vermiş. Türkçe anlamı aidiyet, yakınlık bağı, topluluk duygusu, ortak ruh, toplumsal uyuşma ve toplumsal dayanışma veya kısacası kimlik olabilir. Toplulukların devlet durumuna geçmeleri duygusal bir olgu. İlginçtir ki fikrini sorduğum birçok insan, toplumu devlet gibi hareket eder hale getiren ”menfaat birliğidir” dediler. Sanmıyorum çünkü çıkarlar sık sık hem değişir hem ayrılır ama buna rağmen devlet dağılmaz. Bizi bir arada tutanın çıkar gibi maddi değil, asabiyye gibi manevi olduğunu görebilmek insanoğlu denilen tuhaf yaratığı anlamak bakımından ilginç bir görüştür. İbni Haldun’un derinliği, çıkar bağlarının kimlik bağlarından daha önemli olmadıklarını söylemesidir. Bu iddia, önemli bir keşiftir. Bazı kahramanlarımı o kadar benimserim ki dostum olurlar. İbni Haldun onlardan biridir.
Bir dostum, ”Bu yazın çok ilginç ama ilgi görmeyecek çünkü insanların günlük sorunlarına hiçbir katkısı yok.” dedi. Anlaşılan, ona göre insanlar tavuk gibidir ve ancak bir karış önündeki mısır tanesini görür, ileriye bakamaz. Böyle düşünenlerin hep aldandığını gördüm. İnsanoğlunu hafife alanlar hata ederler.