Teknolojinin İzini Sür!

Geçen yazımı “Binlerce yıldır var olan paranın hâkimiyeti, yerini teknolojinin hakimiyetine bıraktı. Teknolojik gelişmeler, dünyayı nereye sürüklerse biz de oraya gideceğiz.” diyerek bitirdim.
Teknoloji nedir? Bu kelimenin içinde neler var? Teknolojinin para gibi kesin bir anlamı yoktur. 1.000 Liranın aslında ne olduğu, ne iş yapabildiği ve 500 liraya göre bir üstünlüğü olduğu kesin. Paradan bahsederken “maddiyat” deriz çünkü maddiyat sözcüğü elle tutulur şeylerle ilgilidir. Oysa teknoloji zihinsel bir iştir ve bu yüzden “teknolojik üstünlük” “zihinsel üstünlük” anlamına da gelmektedir. Teknoloji, bir bilim alanıdır: Edebiyat, ticaret, siyaset, spor, sanayi, eğitim, tarih, felsefe, sağlık, savunma ve ziraat gibi alanlardan farklı olarak teknoloji de ağırlık uygulamada değil araştırmadadır. Araştırma yapana bilim insanı denirken mühendis veya doktor ise farklıdır. Mühendis ve doktor, araştırmacı bilim insanının mutfağa getirdiklerini pişirip bize yemeği yapanlardır.
Dünyadaki bütün teknolojilerin nereye gittiği hakkında biraz daha kapsayıcı bilgi vermek isteyen birinin 400 sayfa yazması beklenir. Benim 400 kelimelik özetimi ise bu nedenle ilginç bulabilirsiniz:
Teknoloji, “Temel Bilimler” denen 4 alanda araştırma yapılarak geliştirilmektedir: Matematik, fizik, kimya ve biyoloji dörtlüsü!
Biyoloji araştırmacısı tabii ki tıp okuyacaktır ama daha sonra hasta göremeyecek, laboratuvarlarda mikroskop başında mücadelesine devam edecektir. Bugün insan vücudundaki hücreler ön plandadır. Örneğin DNA ve gen teknolojisi gibi sözcüklerle sıkça karşılaşıyoruz. Salgın hastalıklar böyle durduruluyor, ortalama ömür böyle uzatılıyor. Hücrelerimizin yapısını anlayarak hastayı tedavi etmek yerine baştan hasta olmamasını sağlamak böylelikle mümkün olmakta.
Kimya araştırmacısı yeni moleküller geliştiriyor, mesela nanoteknoloji diye kocaman bir alan var artık. O tamamen başka bir dünya.
Fizik araştırmacısı hem uzayı keşfetmeye çalışıyor hem de atomun içerisindekilerin de içini araştırıyor. En büyük de onda en küçük de!
Matematikçinin işi hepsinin temeli, yani temelin temeli. Geçen yıl bir gazeteci “Bir sanat dalında öne çıkma imkanınız olsaydı hangi sanatı seçerdiniz?” diye bana sorduğunda “Matematikçi olmayı.” dedim. Matematik, bilimden öte hem bilim hem de sanattır.
“Dünyanın, dolayısıyla Türkiye’nin ve sonuçta da sizin ve benim nereye gittiğimizi teknolojik gelişmeler belirlemektedir zaten.” diyorum. Teknolojik açıdan önde olan bir toplum arkada kalanı kullanacaktır. Kullanılmak geniş bir kavramdır ve sömürülmek, köleleşmek, özgürlüğünün kısıtlanması veya aşağılanmak gibi değişik şekiller alır. “Bağımsızlık Kaybı” lafının içinde bunların hepsi vardır. Teknoloji seviyemiz kadar bağımsızız.
Son 4 yazımın özeti budur: Teknoloji seviyemiz kadar bağımsızız. Bağımsızlık en üst hedef olduğuna göre teknolojiyi doğuran bilime öncelik vermeliyiz. Gelecek yazımda bu “Öncelik verme” işi neden zordur, onu anlatacağım ve konuyu bitireceğim.