Paranın İzini Sür!

Dünyanın gidişini en çok para etkiler. Paranın geldiği yer ve paranın gittiği yer. Polisiye romanlarını (ve filmlerini) dünyaya tanıtan Agatha Christie, suçluyu arayan detektife iki yol önerirdi: “Kadını ara!” veya “Paranın izini sür!”.

Son 100 yıldır para enerjiden (çoğunlukla petrol) geliyor ve enerjiyi kullanan alanlara gidiyordu. Şimdilerde para teknolojiden geliyor ve teknolojiye gidiyor. İnternet, bu enerjiden teknolojiye doğru geçişi sadece hızlandırdı. Bu değişiklik önemli mi? Hayır değil. Para zaten hep bunu yapar, kârsızı bırakır, kârlıya gider. O hep en önemliydi, en değerliydi. Güç ondaydı! Herkes onu kazanma gayretindeydi: Kişiler, kurumlar, devletler, hepimiz!

Derken, bir şeyler değişmiş olmalı ki, en önde yürüyen artık para değil, teknoloji oldu. Nereden mi belli hangisinin önde olduğu? Piyasaya bakıyorum, para sahibi kişiler teknolojiyi almak için uğraşırken, teknolojinin sahibi paraya hiç yüz vermiyor: Para teknolojiye yatırılmak için sıra bekliyor. Binlerce yıldır süren paranın hakimiyeti yerini teknolojinin hakimiyetine bıraktı. Teknolojik gelişmeler dünyayı nereye sürüklerse, biz de oraya gideceğiz.

Geleceği kestirmeye çalışanlara “Teknolojinin izini sür!” derim. Geleceğimizi her şey etkiler, evet her şey etkiler ama bazıları az bazıları ise çok etkiler. Bir de aralarında “En çok etkileyen” faktör vardır; işte o da yüksek teknoloji alanıdır.

Yüksek teknoloji akıllı telefonun nasıl işlediğini veya uzayda ışık hızıyla nasıl gidildiğini veya kutuplardaki bir süngerin 1.500 yıl yaşamasını sağlayan DNA yapısını anlamak gibi zor işler midir? Aslında anlamak isteyene yüksek teknoloji her yerde. Çocukluğum bahçeli evlerde geçti, yıllarca kuş, kirpi, kurbağa, kaplumbağa, tavşan, kırmızı balık ve çeşitli böcekleri yıllarca inceledim. İki üç adet arı kovanımız da oldu. Çiçeklerin yanına karın üstü uzanıp polen tozunu arka bacaklarına dolduruşlarını seyrederdim. Bir arı bir çiçeğe bir kere giderdi. Sonra ona bir daha uğramazdı: Çiçeği boşaltan arı o çiçeği nasıl hatırlardı? İşaretler miydi? Diğerleri çiçeğin boş olduğunu içine konmadan nasıl bilirlerdi? Yeni öğrendim: Arı pozitif elektrik yüklüymüş, polen ise negatif! Polen varsa arıyı çekiyormuş, yoksa itiyormuş.

Benim yüksek teknolojim de böyle; Karınca kararınca.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.