30 Ağustos Zaferinden Sonra Neden O Hızla Selanik’e Yürümedik?

Yürümesine yürüdük ama Çanakkale’de karşıya geçmek için İngilizlerle anlaşmamız gerekti. İngiliz memnun değildi, çünkü İzmir’de denize döktüğümüz Yunan ordusu onun paralı askeriydi. Arkasında Rusya olan Ermeni gibi Yunan da İngiliz’in paralı askeriydi. Bizi bir daha Avrupa’da görmek istemiyorlardı ama Batı savaş yorgunuydu ve bizimle tekrar savaşacak asker bulunamıyordu. Bu bezginliklerinden yararlanarak, 30 Ağustos’un devamı olarak Çanakkale’yi ve İstanbul’u terk etmelerini sağladık. Diğer taraftan Trakya’da Edirne tamam ama orada dur yoksa baştan başlarız dediler. Selanik yasak bölgeydi.

Osmanlı, son 500 yılında kendini bir Balkan Devleti olarak gördü. 1911 Balkan Savaşında birkaç ay içinde Batı Trakya’yı, Selanik’i, Makedonya’yı, Güney Bulgaristan’la birlikte Edirne’yi kaybedince ve ancak 3 yıl önce bağımsızlığına kavuşmuş olan Bulgaristan’ın askerleri, İstanbul’un kasabası olan Çatalca’da görülünce böyle ani, direnişsiz, seviyesiz bir yok oluş insanları felç etti. Zihinler durdu, ruhlar dondu. Akın akın göçmen Balkanlardan kaçtı, Anadolu’ya sığındı. Ölmeyenler bu travmayı üstlerinden atamadılar. Travma nedir biliyor musunuz? Babamın babası Halil Ali Selanikliydi. İyi tanıdım, 1953’te öldüğünde 14 yaşımdaydım. Haberleri dinlerken radyonun yanında oturur ve bir ağaç kabuğu kemirirdi: “O yıllar tekrar gelirse, manen hazırlıklı olmalıyım.” dermiş. Türkiye’nin en büyük 3 sanayicisinden biriydi ama savaşın izlerini üstünden atamıyordu. Travma budur…

O dönemin bütün insanları (Atatürk ve silah arkadaşları dahil) bu yıkımı yaşadılar ve tabii bu hezimeti hazmedemediler. Osmanlının ölümü, Balkan Savaşı sonunda 1912’de gerçekleşmiştir ama cenazesi 1. Dünya Savaşı sonunda 1918’de kalkmıştır. Cumhuriyeti kuranların çoğu Balkan Savaşının travmasını unutamamış insanlardır. Bugünkü Türklerin kararlarında Balkan Savaşını unutmamış olanların çocuklarının rolü vardır. Genç Türkler, bunu bilmezler ama İngiliz İstihbaratı (Mİ6) bilir ve Türk’ün para var diye petrollü Irak veya Suriye topraklarına hiç ilgi duymayacağını bilir. Türk’ün özleminin Balkanlarda, özellikle de Selanik’te olduğunu bilir. Türk kendini pek tanımaz ama İngiliz tanır. Bu yüzden de taşeronu ABD’ye hemen Çanakkale girişinde dev bir askeri üs kurdurttu. Amerikalı çocuktur: Hesabı yapılabileni en iyi o hesaplıyor (yapay zeka filan) ama önemli olan, hesabı yapılamayanların hesaplanmasıdır ve bunu da İngiliz beceriyor. Türk neden 2 kere Viyana’yı almaya çalışmış? Alıp da ne yapacaktı? Belgrad’ı alıp da ne yaptı? Halkı rahatsız etmemeye dikkat eder o kadar. Balkanlara olan gönül bağımız derindir, göründüğünden derindir.

Gelecek yazımda “Selanik Travması”nı konuşacağız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.